Yine bi gün, içim sıkkın. Kafam dolu, dünya dönüyor ama sanki bana değil. Çay koydum, koltuğa gömüldüm. Elim alışkanlıktan Slotter ’a gitti. Hani insan bi teselli arar ya… İşte öyle bi tıkla başladım o gün Buffalo King ’e.
Oyunun adı bile güçlü be kardeşim. “King” diyor, “kral” diyor. Buffalo dediğin zaten Amerikan rüyasının hayvanı. O özgürlük, o güç… İlk spin’i attım, bi uğultu geldi kulaklarıma. O an dedim, “tamam, ben burdayım.” Oyunun atmosferi bir başka. Hani bazen diyorsun ya “oyun dediğin oyundur işte”, yok abi bu öyle değil. Bu resmen bi yolculuk.
Şimdi azıcık detaylara gireyim. Buffalo King, öyle şatafatlı değil. Ama sade sadeliğine güvenenlerden. 6 makaralı sistem var. Ekranda kart sembolleri, kartallar, pumalar, kurtlar… Ve tabii başrolde o meşhur buffalo. O gelince ekran bi sallanıyor zaten. Ne zaman ki buffalo 3-4 taneyle gelir, hop çarpanlar fırlar.
Hele o wild sembolü yok mu… Bi görünüyor, “yandı buralar” diyorsun. Ve şunu da belirteyim: Bu oyunda boş geçmek nadir. Yani seni boş bırakmıyor, küçük küçük veriyor, sonra bi bakıyorsun hop! Bi patlama… İşte o an diyorum “ben bu oyunu sevmişim”.
Şimdi aramızda kalsın ama Buffalo King’i başka yerden oynasam bu kadar zevk alır mıydım bilmiyorum. Çünkü Slotter’da her şey tıkırında. Oyun bi kere ışık hızında açılıyor. Grafiklerde en ufak kasma yok. Dönüyor, parlıyor, geçişler yağ gibi. Yani sana bi “rahatla” diyor.
Bonus sistemi var, bi giriyorsun zaten hoş geldin promosyonu. Oyunu oynarken de arada bir “sen burada mısın?” der gibi küçük süprizler. Bi de destek ekibi tam Türk işi. Hemen ulaş, hemen çözüm. Slotter’a bu yüzden bağlıyım. Buffalo King gibi sert oyunları, bu kadar yumuşak oynatan başka platform yok.
Buffalo King bana bi şey öğretti. Hayatta bazen risk almak lazım. Bi spin atıyorsun, diyorsun ki “ya boş geçerse?” Ama atmadan da kazanılmıyor. Oyunda olduğu gibi hayatta da öyle. Bazen cesaret ediyorsun, sonra o buffalolar ekranı basıyor, ekranı değil kalbini de fethediyor resmen.
Bazen de kaybediyorsun. Ama oyun seni üzmüyor. “Bir daha dene” der gibi döngüsünü sürdürüyor. Hiçbir zaman yıkmıyor. Sadece zamanlamayı bekliyor. O da insana yetiyor.
Belki bu oyun bir slot oyunudur. Ama içindeki özgürlük hissi, risk alma duygusu, seni içine çeken atmosferiyle seni alıp götürüyor.
Ve belki de… bazen kazanç, sadece parayla ölçülmez. Cesaretinle, inancınla, kendine verdiğin değerle ölçülür. Buffalo King işte tam da bunu hatırlatıyor.
Şimdi bak... Oyunlara girmeden önce isimlerine çok takılmam ama bu “Caramel Hot” var ya, ismiyle…
Bugün moralim biraz bozuktu. Hani durduk yere içini bi şey kemirir ya, öyle bir hal.…
Bazı oyunlar vardır, görürsün ve dersin ki “bu beni çağırıyor.” Hah işte “Eye of Cleopatra”…
Yahu bazen kendini prenses gibi hissedersin ya da kral gibi... Hah işte Royal Secrets sana…
Juicy Fruits, geleceğe dair planım yok ama meyve kokulu bir kazanç hayalim var. Slotter’da Juicy…
Ya şimdi dürüst olalım... Kimin çocukken kovboy olma hayali olmadı ki? Şu dizilerdeki çatışmalar, patlayan…